Yayına başlamamızdan dolayı o kadar mesaj ve telefon araması alıyorum ki, Kutlayana, Eleştirene, Övene, Yakınana, Bildiklerini, gördüklerini anlatana, herkese ama herkese çok Teşekkürler.
Her eleştiriyi saygı ile başımızın üstene koyarım da, eleştirdiğimiz kişi ve konudan rahatsız olup uyduruk isimlerle hazımsızca, saygısızca mail atanları, arayanları; boş ve kişiliksiz sayarım.
Sosyal medya’da feyk hesaplı troller gibi ‘geyik’, dedikodu yapmıyoruz. Adımız da, Sanımız da, Adresimiz de, Tlf. Numaramız da efesdosttv.com.tr künyesinde basın yasası gereği yazılıdır.
Arayanlardan belli ki bir adayın taraftarları. Telefonda saygılı ama sinirli ses tonuyla soruyor!
Bu yazıların, eleştirilerin zamanı mı, 4,5 yıl neredeydiniz, seçim üstü neyin nesi bunlar diye.?
Bakın sevgili dostlar, Rahmetli Muzaffer Soğutmaz amcam EfesSelçuğa geldiğim yıllardı galiba bir yörük atasözü söylemişti, kulağıma küpe oldu “Zemheride Koyun Kırkılmaz” (Her şey zamanında yapılırın) yörükçe izahı.
Diyeceksiniz ki bu konuyla ne alakası var bu yörük atasözünün;
Anlatayım nedenini; Rahmetli Gazeteci Yılmaz Tuncer abim anlatırdı!
EfesSelçuk’ta 1980 öncesi Başkanlar (Rahmetli Ahmet Ferahlı ve Dr. Cahit Tanman) Gazetecilerle ve “halk deyimiyle” Kanaat önderleriyle tutarmış ilçe halkının ve seçmenlerinin nabzını.
1980 sonrası Başkanları ise (Atanmış Albay’ı, Memur’u) hele hele onlardan sonra seçimle gelenler ise, ilçemizin coğrafyasını, mahallesinini, sokağını, insanını, bilmeyen, tanımayan, resmi, gayri resmi, ‘hayali bile olan’ danışmanlarla ve internet ortamında tutar olmuş halkın nabzını.
Başkan Seçilip, o sihirli koltuğa oturduktan sonra her şeyi unutup 4,5 yıl (kendi etraflarından başka) kimseyle karşılaşmak ve görmek istemezler. Yazarsın sorarsın okumazlar, söylersin dinlemezler, “kendilerince muhatap almıyor MUŞ” kibirliliğiyle yanıt verme tenezülünü bile göstermezler.
Bazıları, Görüşmek için arandıklarında, sürekli toplantıdadır, Bazılarıda hep Belediye veya İlçe dışındadırlar. Özel kalemlerinin her zaman yanıtları ya bunlara benzerdir yada çok yoğundurlar.
Bazıları, Gazetecileri, Personeli sanarak; ”beni meclise gelsinler dinlesinler” bile diyebiliyorlar.,
Bazılarının da, Sekreterinin Sekreteri bile “kendini başkan moduna alıp” Gazetecilere, kasıla, kasıla “Başkan ile Ne Görüşeceksiniz, Ne Konuşacaksınız” gibi sorularla liyakatsızlıklarının belgesini sunarlar.
Bazıları ise, yapacakları yıl sonu ŞOVu için, Halk toplantısı ile Basın toplantısını aynı anda yapmayı planlıyarak, İzmir gazetecilerini bile davet eder ama gazetecilere (Görülmemiş, Duyulmamış, Basın tarihinin yazmadığı) “sorularınızı yazılı olarak verin” şartını getirip, gazetecilere, gazetecilik mesleğine, sevgilerinin ve saygılarının nasıl ve ne kadar olduğunu göstermiş olurlar.
Eee 4.5 yıl BEN BİLİRİM; seçime 5-3 ay kala ise SİZ BİLİRSİNİZ, SİZİN İÇİN VARIZ diyenlere; halk adına ZEMHERİ GEÇTİ, mevsim ve halk baharı geldi, zaman, soru sorma ve konuşma zamanı demez miyiz?
Seçim arafesi olan bu günlerde bile, bizlerin yazdıklarını (amaan yine neler yazmış’lar’) diyerek okumayabilirler (okuyanların bunları aktaracaklarını bildiğim için), Yazılanların muhatabları ve eleştirel yazılarımıza kızanlar, belki düşünürler, empati yaparlar, biraz ders çıkarırlar diye, bir önceki yazımda okuduğunuz, Eserlerini 55 maddeye sığdırdığım EfesSelçuğa 10 yıl Belediye Başkanlığı yapmış Kamil Subaşı’nın, İlçemizin genç Avukatlarından (sitemizinde yazarı olan) Gökhan Çetinçelik’in sosyal medya (facebook) sayfasında 09 Şubat 2024 tarihinde yazdığı “Yüceler Yücesi Seçim” başlıklı yazısına gözlem ve düşüncelerini yansıtan yorumlarını, noktasına, virgülüne dokunmadan aktarıyorum.
Gokhan Cetincelik, Kamil Subasi Sevgili avukat,
Öncelikle yazından dolayı kutluyor, hiciv ve teşbihinden dolayı, yazının önünde selam duruyorum.
Seçim, işte böyle bir şey oldu ülkemizde..
Malesef, başkanlar, ülkenin hiçbir yerinde yapılan yatırımlar, bitirilen kalıcı eserler ile değil, faizle, borç olarak alınan paralarla yapılan yol tamirleri, şişirilmiş, seçime 1 ay kala daha da şişirilen kadrolara para yetiştirmek için satılan belediye tapuları ile 2 aylık çalışmalar bunlar.
Bunlarla konuşuyorlar..
Ben, çok merak ediyorum. Belediyemizin, ilk meclis toplantısında görüşerek karara bağlaması bir yasa gereği olan 5 yıllık uygulama imar planı var mıdır?
Satarak ve şişirerek belediye nasıl çalışır?
Seçimden sonra da belediye binası mı satılacak?
Kaldı ki bütçe yapma tekniğine belediyelerin yatırım ve harcamaları ile işçi memur maaşlarına ayrılacak bütçe payları açıkça belirtilmiştir. Aksi takdirde gelecek bir mülkiye müfettişi raporunu nasıl hazırlar acaba?
Bu iş, Selçuk'un adının keyfi bir uygulama ile Efes-Selçuk olmasına benzer bence..
Aile şirketi ile yürütülen belediyelerin sonu ne olur?
Şirket elemanları idareye karışırsa ve de uygulamada yasa dışı olaylar meydana gelirse, yasaların ne hükmü kalır?
Yapılan özelleştirmelerle elden çıkan işletmelerin, peşkeş çekilen lebiderya tesislerin ve de
taşınmazların elden çıkması ile zayıflayan belediye, sonunda belediye binasından da mı olur?
Şehircilik, imar ve şehir içi trafiği açısından tarihinin en karanlık dönemini yaşayan belediye bu karmaşıklığa ne kadar dayanabilir?
Dahası da var bunlar ‘uvertür’ konular.
Üvertür dedim ya.. Daha sana Hatırlatacağım.
Sırada çamlık, abuhayat, şirince, belevi, isabey mah. İçin aldığım duyumları söylemedim.
Sosyal belediyecilik mi?
Filiz hanımı severim. Ama en kötü tarafı sormasını, soruşturmasını, danışmasını bilmiyor.
Bir eli havada ben yaptım oldu kafasıyla belediyecilik olmaz.
Kent girişlerine, dev bilbordlara *hoşgeldiniz* yazısı altına başkan fotoğrafı konmaz.
Buna krallık denir. Cumhuriyet denmez.
Olursa da, sonrası Ankaraya bakanlığa başkan değil, muhalif partilerin İlgilileri, yöneticileri giderek ilçenin hakkını aramak zorunda kalır,
Başkan da, tapulu özel parsel üzerinde hak iddia ederek,
*burası halkın parselidir* demek zorunda kalır.
Oysa kökten çözüm vardır, tarafların görüşü ile imar yasası gereği kökten halletme imkanı vardır. Halkı bilinçsiz gaza getirmek hak aramak değildir...
Seçim bildirgesindeki 3 önemli madde lafta kalır, rekreasyon alanı ağaçlandırma sahası olur, büyük şehir 3.5 sokağa asfalt karşılığı ayağındaki pantalonu bile alır ki aldı.
Şehrin Pantalonunu değil de kalbini aldı..
Başarılı belediyeciliğin anahtarı bunlar olursa da genelde 4 sene 8 ay yatılır, 2 ay çalışılır, Sahnede Harmandalı oynayıp, topuklu efe 2 rolleri ile kalp, pardon, oy kazanılabilir...
Unutulmaması gereken tek oluşum:
Selçuk ve mahalleleri, içinde yaşam mücadelesi veren 40-50 bin kişiye aittir. Başkan seçilen şahıs da şehir emini olarak 40-50 bin kişi adına hareket eder.
EfesSelçuğa ilgisi olanlar ve ilgilenmek isteyenler, eski başkanın yazdıklarını okudunuz.
Bu yazımda son sözüm şu olsun. Sinirlenmeyin, Hiddetlenmeyin, Mikrofonu elinize aldığınızda sakin olun, kötü sözcüklerle kırmayın, dökmeyin, taraftarınızı germeyin Gençlerimize, Çocuklarımıza, Torunlarımıza örnek gösterecekleri rol modelleri olacağınızı unutmayın.
Ve de hiiç kimse tasalanmasın EfesSelçuklular; Cumhuriyeti de, Demokrasiyi de, Laikliği de Kendini de, Ailesini de, Atasından aldıkları ‘gen’leri ve özgüvenleriyle korur. Sizlerin korumasına ihtiyaç duymaz.
Karanlık ve korkunç KENAN EVREN döneminde bile korumuşlardır. Bilmeyenler, ilçemizin yakın siyasi tarihini okusun, okumayı sevmiyorsa, en yakınındaki güvendiği büyüklerinden dinlesin.
Anlayanlara SELAM, Anlamayanlara ise HELAAAAL Olsun
Sonraki buluşmamıza dek HUZURlu, SAĞLIKlı ve DOSTça Kalın


