AKP iktidarları döneminde bugüne kadar yedi kez tasarruf genelgesi yayımlandı. İktidara geldikleri 2002 yılında önceki Başbakan Bülent Ecevit imzasıyla çıkartılan tasarruf genelgesini uygulama kararlılığında olduklarını açıkladılar ama bununla yetinmeyip 2003 yılında bir genelge yayımladılar. Yeni bir dönemin başladığının işaretinin verilmesinin amaçlandığı bu genelge ile kamu harcamalarını disipline etmek, israf harcamalarını durdurmak, kaynakları verimli kullanmak için vaatlerde bulundular. Ancak önceli birçok iktidarda olduğu gibi, bu dev kaynakla kabaran iştahları ve denetimsizliğin de cesaretlendirmesi ile AKP’liler de tam bir yağmaya başladı.
Söylemde de olsa “Bir lokma, bir hırka” geleneğinden geldiğini iddia eden, “Kimsesizlerin kimsesi olacağız” diyen AKP, bugün kamunun dev kaynaklarını elinde tutuyor ve onu hoyratça kullanıp zenginliğin tadını çıkartıyor. AKP’nin siyasi gücünün çoğunluğunu yoksullar oluştursa bile AKP artık ıstakozlu sofralara oturan imtiyazlı bir zengin sınıfı ile birlikte anılıyor.
GENELGE İLE OLMADI YASA ÇIKARTMA HAZIRLIĞI
Bürokrasinin merkezi Ankara’nın sokaklarında zenginliğin simgesi sayılan ithal araçlar hız denemeleri yapıyor, lüks gökdelenler birbiri ardına yükseliyor… Ankara’da büyük sermaye gruplarının yatırımları olmadığı düşünüldüğünde bu zenginlik sadece kamuda yaşanan kirli işlerle açıklanıyor.
Çakarlı araçların çokluğu, kentin lüks merkezlerinde çoğu iktidara yakın işadamlarından kiralanan kamu kurumu binaları ve ne iş yapıldığı bilinmeyen sayısız başkanlık binası Ankara’nın AKP öncesi dönemlerden farklı mütevazı görünümü ile tezat oluşturan manzaralar olarak öne çıkıyor.
31 Mart yerel seçimlerindeki başarısızlığını yoksul AKP’li seçmenin sandığa gitmemesi ile açıklayan ve bu israf görüntülerinin tüm yurttaşlarda tepki yarattığını gören AKP, şimdi yine bir tasarruf düzenlemesi hazırlığında. Bu kez hiçbirinin hayata geçmemesi nedeniyle inandırıcılığını kaybeden “genelgeler” yerine yasa düzenlemesi çalışmalara başlandığı duyuruluyor. Genelge ya da yasa, uygulayıcısı aynı oldukça isminin ne olduğunun çok da önemli olmadığı tespitini bir kenara koyduktan sonra devam edelim.
İKTİDARIN KARA BÜTÇESİ
“Bütçenin kara delikleri” olarak adlandırılan başta garanti ödemeleri, müteahhitlik giderleri, uçak, otomobil, bina kiralamaları, iktidara yakın sivil oluşumlara aktarılan paralar… Bunu dev bir listeye dönüştürmek mümkün. Ancak AKP iktidarlarında denetimsizliğin, israfın simgesi olarak öne çıkan bir başka kaleme bakmakta yarar var. Bu kalem sadece Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından kullanılabilen ve hiçbir koşulda hesabı verilmeyen Örtülü Ödenek.
Bütçede “Gizli Hizmet Giderleri” başlığı altında yer alan bu ödenek Kamu Maliye Yönetimi ve Kontrolü Kanunu’nun 24’üncü maddesinde şöyle ifade ediliyor:
“Örtülü ödenek; kapalı istihbarat ve kapalı savunma hizmetleri, Devletin millî güvenliği ve yüksek menfaatleri ile Devlet itibarının gerekleri, siyasi, sosyal ve kültürel amaçlar ve olağanüstü hizmetlerle ilgili Devlet ve Hükümet icapları için kullanılmak üzere Cumhurbaşkanlığı bütçesine konulan ödenektir. Kanunlarla veya Cumhurbaşkanlığı kararnameleriyle verilen görevlerin gerektirdiği istihbarat hizmetlerini yürüten diğer kamu idarelerinin bütçelerine de örtülü ödenek konulabilir. Örtülü ödenek, bu amaçlar dışında, Cumhurbaşkanının ve ailesinin kişisel harcamaları ile siyasi partilerin idare, propaganda ve seçim ihtiyaçlarında kullanılamaz.”
ERDOĞAN’IN MİLYARLIK CEP HARÇLIĞI
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi öncesi başbakanlar tarafından kullanılabilen örtülü ödenek 2018 yılında yapılan değişiklikle Cumhurbaşkanının kullanımına açıldı. Sadece kanunlarla diğer kamu idarelerinin bütçelerine de ödenek konulabilmesine ilişkin hükme “Cumhurbaşkanlığı kararnameleri” ibaresi de eklenerek Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın hareket alanı genişletildi.
Bir önemli değişiklik daha da yapıldı ve “Başbakan, Maliye Bakanı ve ilgili Bakan tarafından imzalanan kararname esaslarına” göre ödeneğin kullanılabilmesini sağlayan madde rejimin ruhuna uygun olarak “Cumhurbaşkanı tarafından belirlenen esaslara” şeklinde değiştirildi.
Ancak hiç değişmeyen bir şey var ki amacı “istihbarat” harcamalarını finanse etmek olan örtülü ödeneğin ”Cumhurbaşkanının ve ailesinin kişisel harcamaları ile siyasi partilerin idare, propaganda ve seçim ihtiyaçlarında kullanılamayacağı…”
ADRES HEP GİZLİ
Geçmişte başbakanlar ve daha sonra cumhurbaşkanlarının bu sınırlamalara uyduğunu istisnalar olmakla birlikte harcama büyüklüğüne bakarak tahmin etmek mümkün. Ama örtülü ödeneğin nasıl denetimsiz ve keyfi bir “kara bütçe” olduğunun örnekleri de görüldü. Eski Başbakanlardan Tansu Çiller, kendisini emekli Orgeneral Necdet Öztorun olarak tanıtarak telefonla arayan ve “Yüzyılın dolandırıcısı” olarak isimlendirilen Selçuk Parsadan’a, parti çalışmalarına destek karşılığı 5.5 milyar lira aktarmış ve bu nedenle Yüce Divan’da yargılanmıştı. Örtülü ödeneğin nasıl kullanıldığına ilişkin bilgiler bununla sınırlı kaldı, bunu da kamuoyu, Parsadan açıkladığı için öğrenebildi.
Kamuoyu her ay ve yılsonunda harcamayı görebiliyor, ancak adresi her zaman gizli. Bu sır perdesine karşın Erdoğan’ın örtülü ödeneği kullanma alışkanlığının izlerini 31 Mart yerel seçimleri ve öncesindeki tüm referandum ve seçim kampanyaları döneminde harcamalarda kırılan tarihi rekorlara bakarak görmek mümkün.
SEÇİM DÖNEMLERİ HARCAMA PATLIYOR
En yakın tarihe bakarak devam edelim. Yılın ilk üç ayında harcama geçen yılın aynı dönemine göre beşe katlandı. Ülkenin milli güvenlik alanında abartılı harcama yapılacak bir olağanüstü durum olmadığı düşünüldüğünde tek akla gelen olağanüstülük yerel seçim oluyor. Örtülü ödenek harcaması, seçim öncesi Ocak-Şubat-Mart döneminde 2 milyar 504 milyon TL’ye ulaştı. Şubat ayı 1 milyar 896 milyon TL ile ay bazında kırılan rekor ile tarihe geçti.
Bu tutar 145 bin kişiye asgari ücret ödemeye yetecek bir büyüklük. 200 bin emekliye de 10’ar bin lira bayram ikramiyesi ödenebilir ve soluklanmaları sağlanabilirdi. Bu yapılmadı ama milyarlar belirsiz adreslere aktı.
Erdoğan’ın deyimiyle “Güneşteki buz hızıyla eriyen” halk desteğini yeniden kazanabilmesi için artık yurttaşları genelge yayımlayarak ya da yasa çıkartarak ikna etmek mümkün görünmüyor. Öncelikle Erdoğan’ın tasarruf ilkelerine uyması, Saray’daki muslukları kısması ve tüm kamu idarelerine örnek olması gerekiyor.
https://www.birgun.net/makale/tasarruf-icin-ortulu-odenekten-baslayin-522977