av.selcukatalay @ gmail.com

Selçuk komedi tarihinin en önemli simalarından kasap Ömer amcamızın; masum fakat çok anlatılmış gırgırlarından birini arz ederek söze başlıyorum.

Kırık şivesiyle yaptığı bir tanıklık var:

İki kişi arasında geçen bir hakaret olayında, mahkemece tanık gösterilen Ömer amcamız, her saygılı vatandaşın davranacağı gibi hakim huzuruna gitmiş.

Hakimin “sen ne işittin Ömer efendi ?” diye sorusuna, masumane bir şekilde “ananı s…..m hakim bey, avradını s…..m hakim bey, sülaleni s…..m hakim bey“ diye hakaretleri sıralayınca, hakim “hop, ne bana sövüyorsun yahu ?“ deyince, “dedi bu adam” diye küfür eden adamı göstererek, “dedi bu adam da“ diye açıklamış, tabii olarak bütün salon gülmekten kırılırken, Ömer amcanın ciddiyetinden , olayın gerçeği anlaşılmış…

Bunun gibi bir çok olaydan biri benim başımdan geçti. Bu da çok sevdiğim tüm yakınlarınca, tabii kendilerince bilinen Tahsin Çetinçelik ile o sırada Kadın Kolu Başkanımız Zeliha Vişne arasında geçti . Her ikisi de rahmetli olan bu büyüklerim arasında , müşavere için toplandığımız sırada Tahsin Çetinçelik, “kızım sık, sık Ankara’ya gidiyormuşsun, nerden geliyor bu değirmenin suyu ? “ diye kinayeli bir şekilde soru sordu. Zeliha ablam çok aktif olup; Ankara’da sık, sık işlerimizi takip için seyahat ettiğinden dolayı bu sözü hakaret kabul etti, aralarında  kısa bir tartışma oldu, ben araya girdim.

Ancak ablam çok alınmış ki Savcılığa şikayet etti, arkasından “ 3 ten fazla kişinin huzurunda, alenen ve maddei mahsusa göstererek hakaret etme “ suçundan Tahsin amcam hakkında dava açıldı.

Her ikisi de beni şahit göstermişler, “eyvah başıma gelene” diye çok sıkıldım. Zeliha hanım; sert ve tavizsiz. “yapma abla vazgeç şu davadan “ diye ne kadar yalvarsak da, vaz geçmedi.

Duruşma günü geldi, bu fakir şahit. Ona da Allah rahmet etsin hakim Kemal Çakır sordu “ ne diyorsun Selçuk bey ? “ diye “ Ben iki tarafın da avukatıyım, vekiliyim, bu nedenle şahitlikten imtina ediyorum.“ dedim. Hakim ikisine de sordu, “evet avukatımız, vekilimizdir “ deyip, durumu kabul edince ben şahitlikten kurtuldum, amma velâkin ikisi de bana küstü, iyi mi ?

Birisi kendisini “badireden kurtulayım“ diye,  diğeri yalan söylemeyeceğimi bildiğinden “davasını kesin isbat için” benden medet umduğundan , kendi açılarından haklıydılar (?), neyse başkaları da tanık olduklarında yine adalet yerini buldu ve Tahsin amcam para cezası ve ufak bir tazminat ödeyerek, bir anlık kızgınlığın bedelini ödeyerek rahatladı.

Particiliğin bendeki izlenimi ; halk arasında tamamen benlik davası ve ufak çıkarlar , kodomanlar arasında; çıkar davası ve tabii “benden iyi kimse yapamaz“ diye egoizmden ibaret olduğudur.

Hiçbir siyasi amaç beni ; “Adem baba ve Havva anadan olan kardeşlikten ayırmamalı“ diye kanaatımı arz ederek sonlandırıyorum. Yerel seçimlerde de inşaAllah kardeşliğimiz unutmayalım.

Düşmanımız KİNDİR bizim  -- Cümle Alem BİRDİR BİZE….  Tabii ki : YUNUS EMRE