av.selcukatalay @ gmail.com

Eskiler ve Miilî Eğitim geçmişimizi bilenler; Selçuk’umuzun Ayasuluk nahiyesi olduğu ve Kuşadası ilçesine bağlı olduğu zamanlar hakkında bilgi sahibi olanlar; ilk öğretmenimizin Hoca Mehmet Efendi (BOZKIR) olduğunu bilirler. İlk ilkokulumuz da Kale kapısı olarak bildiğimiz; 4 İncil’den birinin yazarı ve Hz. Meryem ile Efes ve civarında yerleşen Aziz Yuhanna, güncel olarak Saint Jeanne ‘ın (Sen Jan ) kabrine giden kapının karşısındaki mesciddir.

Konya’nın Bozkır ilçesinden Selçuk’a yerleşmiş olduğu için soyadını bu şekilde almıştır, herhalde.

İki defa evlenmek durumunda kalmış, İlk evliliğinden Süleyman, ikincisinden Cihan Bozkır’ı hatırlıyorum.

Süleyman Bozkır; yürüyüşle ve çehresi ile Atatürk’e çok benzerdi. Oğulları; Saim, Hamza, Mehmet ve kızları Bedriye hanımı hatırlıyorum.

( EKSİKLERİM ve YANLIŞLIKLARIM OLMASI KAÇINILMAZDIR. 77 YAŞIMI DOLDURDUM. SADECE HAFIZAMA DAYARAK YAZDIĞIM İÇİN, LÛTFEN BANA BİLDİRİN !!! MİNNETTARINIZ OLURUM. )

Cihan Bozkır, Selçuk’ta sadece ilk okul dışında okul olmadığından, Tire’de ortaokuluna devam etmiş. Hassas bir insan olduğundan, terk ederek geri dönmüş, sonradan terzilik mesleğine başlamıştır. O zaman zanaat olarak, terzilik, berberlik, kunduracılık, tenekecilik moda meslekler revaçta idi. Ailesinde esnaf ve tüccar olanlar bunu devam ettirmeye çalışırlardı.

Tenekecilik denilen meslek, plastik v.s. hazır ve ucuz eşya dünyada yok iken revaçta idi. Ustası tarafından, sac veya incesi olan tenekeden yapılırdı. Bendeniz; Terzilik, kunduracılık zaanatlarıyla anlaşamayınca, son derece de olgun ve ciddi bir insan olan tenekeci Süleyman ustanın yanına girdim, mutlu bir sezonu, sınıf arkadaşım olan, yaratılıştan beyefendi olan Coşkun Kaşıkcılar’ın kalfalığında; çok iyi hatırladığım bir yaz geçirdim.

Halâ Cihan efendi diye sevgi ve saygı ile andığımız büyüğümüzü uzaktan tanıyordum. Asıl ve ebedî dostluğumuz, bir çok düşünce aşamasından geçerek ulaştığım tasavvuf düşüncesinin Selçuk temsilcisi olmasından sonradır. Maalesef bu ve bana göre 1991 yılında erken yaşında vefatından sonra tatlı ve irfan dolu sohbetlerinden mahrum kaldık.

Şahabettin Sarıdede ağabeyim ile Cihan abimiz ayrılmayan ikiliydiler. Kendisiyle çok sevgili ve saygıdeğer dost olarak dostluğumuz devam etti. O’nun da sohbetinden, yakınlığından 2019 vefatı nedeni lle mahrum kaldık.

Bu gibi gerçekten+, gerçek yönüyle inanmış, olgun kişilerin ardından; ah, vah edip adeta isyan etmek abestir, yersiz. “Her nefis ölümü tadacaktır” ayettir. Müslüman inanır, inanmayan da görür. Ancak kayıp yüzünden bir yürek burukluğu olması, bir kaç damla sevgi gözyaşının akması; daima bir yönümüzün beşer olmasındandır.

Yazım çok uzadı, andığım bu gerçek dostlar ve tüm geçmişlerimize ;

Tekrar mülâki oluruz bezm-i ezelde

Evvel giden ahbâba selâm olsun erenler

YAHYA KEMAL BEYATLI