agar.agar.sergun123 @ gmail.com

Hatırlıyorum  bir  zamanlar  Efes  harabeleri  denirdi.  Neyse ki  artık  antik  Efes  deniyor  ki ona  bu yakışıyor.  Gece  ziyaretine  açıldığını  duyduğumda ilgimi  çekmişti.  Gündüz  gözüyle  bir  kaç kez gezmiştim  ama  bu  kez  gecesini  görmeye   gittik.  

Kapıya  geldiğimizde   bilet  kuyruğundaki  sıra  uzayıp  gidiyordu.  Kuyruk  sıkıcıydı  ama  bu  ilgi  hoşuma  gitti.  Yaşlısı  genci,  yerlisi  yabancısı  Efes  gecesine  gelmişlerdi.  (Yaşlı  deyince  65  yaş  üstü  için  giris  ücretsiz.) 

Turnikeden  geçtikten  bir  kaç  adım  sonra  devasa  ağaçların  oluşturduğu  o  yemyeşil doğal  tünelde  yürümeye  başladık.  Yapılan özenli ışıklandırma  yola   gerçekten  büyüleyici  bir  hava  katmıştı.  Ağaçların   üzerine  asılmış  festival  afişlerini  izleyerek, keyifli bir yürüyüşle  Liman  Caddesi’ne  ulaştık.  O kalabalığa  rağmen  insanlar  tam  bir  sukünet  içinde  antik  kenti  dolaşıyordu.  Önce  güneş  altında  dolaşmak  yerine  serinlikte  dolaşmayı  seçmiş  olabilirler  diye  düşünsem  de  aslında  bu bir  yaz  gecesi  rüyasıydı.  

Amfiye   geldiğimizde  yıllar  öncesine  gittim. Üniversitedeyken  bir  Efes  festivaline  Midas’ın Kulakları adlı  oyunla  katılmıştık.  Onbinden  fazla  seyirci  önünde sahnede  olmak  hayatımın  en  unutulmaz  gecelerinden  biri  olmuştu.  Bu  kez  de  dayanamadım  ortaya  çıkıp  bir  Attila  İlhan  şiiri  okudum. O  anda  tüm  amfi  sustu  ve  şiirin  sonunda  bir  alkış  koptu.  Artık  gezinin  tadını  çıkarabilirdim.   

Efes’i  gece  ziyaretine  açanları  bu  kez  ben  alkışladım.