hilmigider @ hotmail.com

“Yazmak bir tutkudur” der İzmirli kitap yazarı olan Hüseyin Habip Taşkın  kardeşim. O sözü anımsadım bu gün.
Bu söz benim için her zaman “Yazmak bir zorunluluk” oldu ve olacak ömrümün yettiği, bu işi yapabildiğimce.
Zira bu kentte, bu kent için gazeteciyim diyen veya bende yazıyorum diyenler veya halk tabiriyle eline kalemin yatkın  olanların yazması gerektiğine inanıyorum. efesdosttv’nin sayfaları da, köşeleri de açık, buyurun.

Bu gün neyi yazayım diye notlarıma bakıyorum o kadar çok konu başlığı var ki;
Yerel Yönetimimize Açıklama veya Duyuru yaptırmayı başlattırabildiğimizi mi yazayım,
Kentimdeki Derneklerin “yerel yönetim destekli” bilek güreşini mi yazayım,
Meclis “Gayrimenkul Satış Komisyonu”nun Nereleri satmayı planladığını sormayı mı yazayım,
EfesSelçuklulara neredeyse “işkence” olan Tepeköy İZBAN aktarmaları’nı mı yazayım,
Bizim bir Kent Konseyimiz vardı, Şimdiki halini sormayı mı yazayım,
Belediye Sosyal Tesislerindeki, Hizmetleri mi? Ticareti mi? yazayım,
Yeni Hastanemizin galiba yine Hastalanmış onu mu yazayım,
Kentimiz Reis’inin açıkladığı Belediyemizin 150 milyoncuk borcunu mu yazayım,
Sürülmüş nadas tarlaya dönüşen Kent içi yollarımızı mı yazayım,
Barutçu Mahallesindeki 70 dönümlük inpınar yaylasındaki 4500 Fıstık ağaçlı  alanının durumunu mu yazayım,
Pamucakta yeni ağaçlandırılan yürüme’me’ alanı’nı mı yazayım,
Antik kanalımızın bize nasıl gülümsemeyle baktığını mı yazayım,
Sadakat mı, Biat mı, Liyakat mı’yı mı yazayım, yaz yaz bitmez de,
Geçen yazımda Kentimizde güzel şeylerin de olduğunu yazmıştım.
İşte bu güzel şeylerden bir başkası da Antik Efes’imizin ışıklandırılması, Aydınlatılması, Aydınlanmasını mı yazayım diye düşünürken, Aklım beni taaa 1992 ye götürdü ve  hatırla, unuttukların varsa araştır veya sor öğren ve Efes’in gece ziyaretine açılması için ışıklandırma hikayesini yaz dedi.

Çünkü, Yerel medyamızda, İzmir medyasında ve hatta ulusal medyanın bir bölümünde (TVlerde rastlamadım benim eksiğimdir) günlerce bahsedildi, Bütün Kentdaşlarımız duymuştur herhalde.
4 Mayıs'ta İzmir valimiz Süleyman Elban, başta olmak üzere İl ve İlçe protokolü ile güzel de bir katılımla “Efes Ören Yeri Gece Müzeciliği Lansmanı” (Tanıtımı) yapıldı.

Sevgili Dostlar Efesin ışıklandırılması hikayesinin1992 tarihinde başladığını biliyormusunuz?
Tabi nasıl bilinebilinir ki, üzerenden 32 yıl geçmiş, Şöyle hatırlatayım, hani Yerel yönetimin geçmişine baktığımızda karşımıza çıkan bir “YÜZDE 40 lar” sözü var ya, işte o yıllar. Belediyemiz o yıllarda Efes’in giriş ücretlerinden Kültür ve Turizm bakanlığından, yüzde 40 pay alıyordu. Karşılığında da, Efesin temizliği başta olmak üzere bazı görevleri yapıyordu ve Efesi kullanma hakkı vardı (Özal dönemi bu pay kesildi) ve bu haktan dolayı, Dünyaca meşhur olan Uluslararası Efes Festivallerini Belediyemiz organizasyonunda yapılıyordu.
Bu ışıklandırma (Gece Turizmine açma)  projenin başlangıç öyküsü de, Dönemin Belediye Başkanı Kamil Subaşının 1989 seçim bildirgesine yazıp EfesSelçuklulara seçilmesi halinde neleri yapacağına söz verdiklerindendi. (Bildirgenin sloganı da “Sözümüz Senettir” di.
O bildirgedeki yapacağını vaat ettiği projeler ve işler sıralamasında aynen şunlar yazıyor.
- Efesi gece gezmesine açmak. Efesin en yüksek yerine seyir terası, Kafeterya, oradan da üst kapıya iniş yolu. Meryemana’ya Teleferik, Antik Kanal Restorasyonu projesi.

İşte bu vaade karşılık 1992 yılında SİEMENS İzmir bölge müdürü Aykut Güsar ile bir protokol yapılarak işe başlanmış ve ilk etapta hatırladığım kadarıyla (Aykut beyin ifadesi ile) o günün değeriyle yaklaşık 2 milyar Tl. harcanarak, Kütüphane, Mermer Cadde, Tiyatro ve Liman Caddesi. Işıklandırılmış, fakat bu işlev sadece konserler sırasında uygulanmıştı.
Bu konuda zamanın Bölgesel Yeni Asır, Ege Ekspres, ulusal ise Hürriyet, Milliyet gibi birçok basında “Efes Gece Turizmine Açılıyor” “Efes Gece de Gezilebilinecek” gibi manşetler günlerce yer almıştır.
(hatta hatırlanması için) Sonraki yıllarda turizm şirketlerince Celsus kütüphanesinde gece verilen kokteyler ulusal basınımızda hayli tartışma yaratmıştı.

Ve o yıllarda ve sonrası Efes büyük tiyatroda “hatırlayabildiklerim” Sertap Erener - Sezen Aksu - Zülfü Livaneli / Mikis Theodorakis - Piyanist Güher- Süher Pekinel Kardeşler -  Sting - Luciano Pavarotti - Elton John -  Julia Iglesias - Ray Charles - Joan Baez - Bryan Adams - Diana Ross gibi Dünya ve Ülkemizin ünlü nice sanatçılarının gece konserler verdiği şimdilerde bile hala anı olarak övgüyle konuşulmaktadır.

Hal böyle iken Lansman (tanıtım) sonrası Kentimizin Reisi’nin medyaya “Efes Ören Yeri Gece Müzeciliği Lansmanı” (Tanıtımı) hakkında verdiği demeçte Belediyemizin yıllar önce Efes’e verdiği bu katkıdan hiç bahsetmemesi konuyu bilmediğindenmidir acaba?
Bahsetseydi, Hem şimdiki yönetenleri ve protokolü bilgilendirmiş, hemde haklı olarak savunduğu ve savunduğumuz EFESSELÇUK ismine bir katkı, başka açıdan küçükte olsa bir dayanak olmazmıydı?
Evet konuyu bilmeyebilir çünkü; Samimiyet, vefa, iletişim ve ilişki eksikliklerinden olduğunu düşünenlerdenim.
Nedeni de; Kentin sokaklarını hatta caddelerinin nerelerde olduğunu (daha önce yaşanmıştı “Bademlik” yakasını) bile bilmeyen, Bir büyüğe veya büyüklere danışan danışman veya danışmanlar yerine veya  birlikte CHPnin tüzüğünde de olan (yapılacak oylamalarda oy kullanamayan fakat toplantıda söz sahibi) “Danışma Meclisi”nin doğal üyeleri olan, Partili Eski Belediye başkanları, Eski İlçe Başkanları, Eski Meclis üyeleri, Eski İlçe yönetim kurulu üyeleri, Eski Kadın ve Gençlik Kolları Başkanları, yapılacak toplantıların konusu ile ilgisi olan eski ve yeni Oda Başkanları, Eski Muhtarlar ile 1-3-6 veya hiç olmazsa yılda bir kez toplantılar yapıp kentimizi yönetme sıtratejisi yürütseydi, kendisine gönüllü (Bedava) bir danışman ordusu kurmuş olurdu, dolaysıyla daha seslilik, daha çok katılım, daha çok demokrasi ile çok çok konuda bilgi sahibi olp hem daha başarılı, üstelik seçimde aldığı oy oranı yüzde 34.22 yerine yüzde 60-70 olurdu. AMA yapmazlar çünkü; Çağdaş ve İleri ülkelerde TECRÜBE BAŞTACI, Bizim gibi ülkelerde ise TECRÜBE AYAKALTI.

Değerli Dostlar, Yıllar önce birkaç kez yazdığım bir konunun en kısaltılmış şeklini bir kez daha hatırlatmak adına aktararak vurgulamak isterim.
Tarih ve Arkeloji ile ilgisi, bilgisi olmayanların siyaseten eleştirel söylevleri ve savunduları “lafı güzaflar yerine” asıl bu işe kafa yormuş, dirsek çürütmüş, yıllarını vermiş Tarihçilerin ve Arkelogların yani işin uzmanlarının bilimsel yorumlarına bakmamız gerekmez mi?
Tarihçiler, Arkeloglar Yaşadığımız Kentin her metrekaresi EFES olduğunu arkejojik ve Tarihi belgelerle açıklamadılar mı? Dinleyin veya Okuyun https://efesdosttv.com.tr/makale/doc-dr-musafa-buyukkolanci-yasadigimiz-bu-kentin-her-santimetre-karesi-efestir-m12.html  Doç. Dr. Musafa Büyükkolancı Hocamızı ve sorun, sorgulayın ve dinleyin genç ve başarılı Tarihçi Tolga Mert kardeşimizi.
Hatta herkesin anlayabilmesi için çok basit hatta kaba iki örnek vereyim, Kentimizin neresi 1-2 metre kazılsa bir efes kalıntısı çıkmıyor mu.?   Su kemerlerinin nereden geldiği ve nereye gittiği aydınlatmuyor mu bu konuyu.
Peki bu doğru gerçeğe göre, Selçuk mu Efes’in içinde? yoksa Efes mi, Selçuk’un içinde? Sorulmaz mı?
Yani SelçukEfes Mİ.?, EfesSelçuk MU? Başka bir soru ile; Biz mi Efes’iz? Efes mi Bizim?
Sonra da,İster EFES bizim deyin ekleyin Selçuk’a, İster Biz EFESiz deyin Selçuk’u ekleyin Efes’e.  
Kabul etmiyorsanız da o zamanda turizm lobileri nasıl istiyorsa, bu şirketlerde çalışan veya onların savunucu ileri güçleri ne diyorsa kabul edin. Kentdaşımız ve Çocuklarımızda Antik EFES’i, sadece Pamucağa gidip gelişlerinde Münübüs penceresinden görsün, seyretsin. 

İşte bu yüzden Kentimiz Reisi’nin 5 yıllık icraatları içinde yaptığı en değerli hizmet, Halkımıza dil alışkanlığı kazandırmak bile olsa, Kentimizin Adının EFESSELÇUK olarak yorumlanması için “yargılanmayı göze alarak” mücadele etmesidir  vede başarmıştır. EfesSelçuk sevdalıları kendisini kutladı yine kutluyoruz.
Bunun ne olduğunu da bizler değil belki ama, çocuklarımız, torunlarımız çok iyi anlayacak vede yaşayacaklardır.   Ama EFES konusundaki bu mücadelemiz bitmemiştir, günümüz politikalarından dolayı biteceğe de benzemiyor.

Şimdi, başta yerel yönetime, (iktidar ve muhalefetiyle) Esnaf ve Sanatkarlar odası, Turistik Eşya satıcıları odası yöneticilerine soruyorum ve öneriyorum.!
Efes’in Işıklandırılıp Gece Müzeciliğine açılması ziyaretçi sayısını arttıracağı tartışılmaz bir gerçek, Fakat bu gün olduğu gibi, yarınlarda da, EfesSelçuklu EFESten, EfesSelçuklu Esnaf, Sanatkarlar EFESe gelen milyonlarca yabancı turistten ne kadar YARARLANIYOR ve YARARLANACAKTIR?  (bir başka yazı konusu ama, bu soruya Şirinceyi de ekleyebilirsiniz)
Yukarıda bahsettiğim Yetkilerden ve Oda yöneticilerinden bu sorunun yanıtını değil, Soruyu Belediye Meclisinde yeni oluşturulan ESNAF MASASInın (tabi Esnaf Masası da, Kent Konseyi gibi işlevsiz bırakılmayacaksa) gündemine alıp, çözüm üretip, EfesSelçuklunun ve EfesSelçuk esnafının EFESten yararlanmalarını sağlayacak veya artıracak, yazı başlığım olan “Gündüz EfesSelçuk, Gece Antik Efes” formülleri bulup purojeler üretmesidir.

Anlayanlara SELAM kere SELAM, Anlamak istemeyenlere HELAAL Olsun
Bir sonraki buluşmamıza dek HUZURLU, SAĞLIKLI, MUTLU ve DOSTça Kalın