ilyas35selcuk @ gmail.com

(Kapitalizmin çarkına su taşımak için icat edilmiş olan 'BABALAR GÜNÜNE'  inat, Kur'an ikliminde 5 baba ve 5 oğulun hikâyesi)
      Hayat Âdem babamız ve Havvâ anamızla başladı… Ve Allah bu ikisinden bütün insanlığı var etti. Kur’an bize peygamberlerin hayatlarında tebliğ mücadeleleri yanında “baba” ve “oğul” davranışlarına ilişkin asırlara mâl olmuş rol modellerden de söz eder. “Bunlarda aklını kullananlar için dersler / ibretler vardır.”

     1. NUH ALEYHİSSELAM VE OĞLU KENAN…
     Dokuz yüz elli yıl kavmini Allah inancına davet etti… Çalıştı, çabaladı… Açık söyledi olmadı, gizli anlattı olmadı… Onlara, inanmazlarsa gelecek bir tufandan bahsetti. Sonunda o söylediği tufan günü geldi çattı… Kendi oğlu bile ona inanmamıştı… Oğul "Nûh" dedi ama “peygamber” demedi, Nuh’un gemisine binmedi… “Ben kendimi korurum! Sen işine bak!” dedi. Uyarılara kulak asmadı. Boğulanlardan oldu… Sadece bu dünyasını değil ahretini de kaybetti… 
   Nuh, Rabbine yalvarınca “o senin âilenden değil, onun yaptığı sâlih olmayan bir iş, seni cahillerden olmaman konusunda uyarırım!” [Hûd, 11/46] diye uyarıldı…

     Peygamberler Ansiklopedisinde olay şöyle anlatılıyor; Nuh Tûfanı başladığı sırada Nuh aleyhisselam îmân etmeyen oğlu Yâm’a (Kenan), îmân edip gemiye binmesini söyledi ise de oğlu; 
(Gemi) Onlarla dağlar gibi dalga(lar) içinde yüzüyorken Nuh, bir kenara çekilmiş olan oğluna seslendi: "Ey oğlum, bizimle birlikte bin ve kâfirlerle birlikte olma." (Hud suresi 42)
     (Oğlu) Dedi ki: "Ben bir dağa sığınacağım, o beni sudan korur." Dedi ki: "Bugün Allah´ın emrinden, esirgeyen olan (Allah)dan başka bir koruyucu yoktur." Ve ikisinin arasına dalga girdi, böylece o da boğulanlardan oldu. (Hud suresi 43)
    Oğlu gemiye binmedi. Bir dalga gelip onu da boğdu. Boğulanlar arasında hazret-i Nûh’un hanımı da vardı. O da îmân etmemişti. Tûfan altı ay devam etti. Altı ay sonra Allahü teâlânın meâlen; “Ey arz! Suyunu yut ve ey gök suyunu tut...” (Hûd sûresi 44) emriyle yağmur kesilip sular çekildi.

       Öyleyse ders 1: Baban peygamber bile olsa onun yolundan gitmedikçe baban seni kurtaramaz. Aynı âileden olmanın ölçüsü kan bağı değil din bağıdır.

      2. İBRAHİM ALEYHİSSELAM VE OĞLU İSMAİL…
       Evlat hasretiyle yandı kavruldu Hazreti İbrahim… Gün oldu Allah ona bir erkek çocuk nasip etti… Ama, sevgisini sadece Hakk’a hâs kılması için bir imtihana tabi tutuldu… Daha önce ateşle ve canıyla sınanan İbrahim bu sefer can pâresiyle, oğluyla sınandı… “Ey oğlum! Rüyamda seni boğazladığımı görüyorum. Sen bu işe ne dersin?” dediğinde oğlu “Babacağım sana emredileni yap! Beni inşallah sabırlı bulacaksın!” dedi… Her ikisi de imtihanı kazandı… Hem bu dünya da hem de ukbâda kazandılar…
       Kuranı Kerimde 37. Sure olan Saffat Suresi 102. ayette şöyle geçiyor. (Nihâyet (çocuğu) onunla berâber çalışacak çağa erişince (İbrâhîm): “Ey oğulcuğum! Doğrusu ben uykuda (rüyâmda) görüyorum ki, gerçekten ben seni boğazlıyorum (kurbân ediyorum); artık bak, (bu rüyâm hakkında) sen ne görürsün (fikrin nedir)?” dedi. (Çocuğu İsmâîl:) “Ey babacığım! Sana emredileni yap! İnşâallah beni sabredenlerden bulacaksın!” dedi.) (Sâffât, 37/102)
    Saffat 102-111. âyetlerde Hz. İbrahim’in oğlunu kurban etmesi anlatılır. Bu kıssa bir imtihandır. Bu imtihan, peygamber olan baba ile oğlu arasında cereyan etmiştir. Şöyle ki, Hz. İbrahim’in iki oğlu vardı: İsmail ve İshak. Kur’an-ı Kerim’de kurban edilecek çocuğun isminden söz edilmez. Ama tefsircilerin kanaatine göre bu, İsmail’dir. Zira olay göçten hemen sonra olmuştur ki, o zaman İsmail vardı. Ayrıca olay Mekke’de geçmiştir. Mekke’ye gelen de İsmail’dir. İbrahim (as) gece rüyasında, birisinin kendisine, “Allah sana oğlunu boğazlamanı emrediyor” dediğini duymuş, sabah olunca bunun şeytandan mı, Rahmân’dan mı olduğu hususunda tereddüt etmiş, üç gece rüyayı üst üste görünce bunun Allah’tan olduğunu anlamıştır.
      Saffat 103-106. Böylece (ikisi de) teslîm olup (İbrâhîm) onu alnının bir tarafı (yere gelecek şekilde, yanı) üzerine yere yatırınca, artık ona: “Ey İbrâhîm! Hakîkaten rüyâya sadâkat gösterdin! İşte biz iyilik edenleri böyle mükâfâtlandırırız. Şüphesiz ki bu, gerçekten apaçık bir imtihandır!” diye seslendik. (Sâffât, 37/105) 
     Saffat 107. Ve (oğluna bedel) ona büyük bir kurbanlık fidye verdik. (Sâffât, 37/107) 
     Günümüzde kutladığımız Kurban Bayramı nedir ve niçin kurban kesilir sorularının cevaplarında Kuranı Kerim'de geçen bu kıssayı tekrar hatırlamak, ayrıca yardımlaşma, paylaşma, Allah’a yaklaşma ve ibadet çatısında birleşmeyi buluruz. 
    Kurban Bayramı sadece et kesilen bir bayram değil; yoksulların düşünüldüğü, birlik ve beraberliğin pekiştiği, Allah’a şükredildiği dini bir ibadettir. Allah’a kurban edilen kurbanlık hayvanlar kesilirken, kesilen etlerin ihtiyaç sahiplerini bulacağı bir bayramdır.
    Kurban Bayramı, hem yardımlaşma hem de manevi duyguların pekişmesine önemli bir vesiledir. Kurban Bayramı usulüne göre, emredildiği gibi yaşanmalıdır. Kurban kesilirken, hayvana eziyet etmemek, canını yakmamak, hızlı hareket etmek ve mutlaka İslami kuralları gözetmek çok önemlidir.
      Ders 2: Peygamberin emrine itaat görünüşte ölüm bile olsa sonu hayır getirir.

    Prof. Dr. Soner DUMAN'ın Sakarya Üniv. İlahiyat Fak. (Hayata Bir de Böyle Bak adlı kitabından faydalanılarak hazırlanmıştır.) 
        Sevgili babalar, günümüz kutlu olsun, Gül Yüzünüz Hiç Solmasın, Kazancınız Bol Ve Bereketli olsun, Sabrınız Çok, Yüreğiniz Ferah Olsun, Sağlıklı ve Mutlu olun.