ilyas35selcuk @ gmail.com

Yaz mevsiminde bulunmamız nedeniyle, pek çoğumuzun (özellikle birinci katların) mutfağında ve başka odalarında görmeye alıştığı ama bir türlü yok edemediği şu karıncalardan bahsedelim bu hafta. Toprak altında ve toprak üstünde yaşayan tüm canlıların kışlık yiyecek ihtiyacını karşılamak veya stoklamak için yaz günlerinde hepsinin hummalı bir faaliyette olduklarını pek çoğumuz izlemiş veya şahit olmuşuzdur. 

    Toplumsal yaşam sürdürenler ve koloni halinde yaşayan canlı türünün sadece insanlar olmadığını çevremizde  gördüğümüz canlılardaki kolonisel ve sosyal yaşamlarında zaman zaman bize de örnek olacak davranışlar sergilediklerini duymuşuzdur veya hikayesini okumuşuzdur. Bu ufak canlılardan  bir türde karıncalardır. 

     Karıncalar, genellikle küçük boyutlarıyla tanınır, ancak yaşam tarzları oldukça karmaşıktır. İşte karıncalarla ilgili az bilinen bazı gerçekler:

1. Toplumsal Yapıları: Karıncalar, karmaşık toplumlar oluştururlar. Kraliçe, işçi ve askerlerden oluşan bir hiyerarşiye sahiptirler. Her birinin belirli görevleri vardır ve birlikte çalışarak koloninin sağlığını sürdürürler.

2. Kömür Çiftçiliği: Bazı karınca türleri, yaprak parçalarını toplayarak mantar yetiştirirler. Yaprakları yer altındaki odalara taşırlar ve üzerlerine mantar sporlarını eklerler. Bu mantarlar, karıncaların beslenmesine katkı sağlar.

3. Savaş Stratejileri: Karıncalar, kendi kolonilerinin sınırlarını savunmak için karmaşık savaş stratejileri geliştirebilirler. Bazı türler, düşman kolonileriyle savaşarak kaynakları korur veya ele geçirmeye çalışırlar.

4. Beslenme Alışkanlıkları: Karıncalar, genellikle tatlıları severler, ancak bazı türler etobur veya hepçildir. (Hem et hem de otla beslenen canlılar.) Bu çeşitlilik, farklı ortamlarda yaşamalarına ve beslenmelerine adapte olmalarına yardımcı olur.

5. Çevresel Etkileri: Karıncalar, toprak döngüsü üzerinde önemli bir etkiye sahiptirler. Toprak altında tüneller kazarak toprağı havalandırırlar ve organik malzemeleri parçalarlar, böylece toprağın verimliliğini artırırlar.

    Bu gerçekler, karıncaların sadece küçük ve sıradan olmadığını, aynı zamanda doğadaki önemli bir rol oynadıklarını göstermektedir. Şimdi karınca ile ilgili halk arasında sık anlatılan üç hikayeden bahsedelim. 

KARINCA VE ÜÇ OLAY
1.Hazreti Süleyman ve karınca. 
Rızkı veren Allah’tır.
   Hazreti Süleyman bir karıncaya bir yıllık yiyeceğinin miktarını sorar. Karınca da, Bir buğday tanesini yerim diye cevap verir. Cevabın doğruluğunu kontrol etmek isteyen Hazreti Süleyman (a.s) karıncayı bir şişeye koyar. Yanına da bir buğday tanesi koyar ve hava alacak şekilde şişeyi kapatır.
    Sonra da bir yıl bekler. Müddeti dolunca şişeyi açtığında bir de bakar ki karınca buğday tanesinin yarısını yemiş, yarısını da bırakmıştır. Hazreti Süleyman (a.s) karıncaya buğday tanesini tamamen neden yemediğini sorar. Karınca da, 'Daha önce benim yiyeceğimi yüce Allah (c.c) verirdi. Ben de O'na güvenerek bir buğday tanesini yerdim. Çünkü O beni asla unutmaz ve ihmal etmezdi.
  Fakat bu işi sen üzerine alınca doğrusu nihayet bu aciz bir insandır diye sana pek güvenemedim. Belki beni unutup yiyeceğimi ihmal edebilirsin. O yüzden yarısını bıraktım der. (Süleyman Peygamberin Hayvanlarla konuşup anlaşabildiği söylenir.)
      Rızkı veren Allah'tır... ve dünya Sultan Süleyman'a bile kalmamıştır.

2.Karınca ve Kanuni
    Kanûnî Sultan Süleyman merhum, Topkapı Sarayı’ nın bahçesindeki ağaçlarda mebzûl (pek çok, bol) miktarda karınca görülmesi üzerine, kurtulmak için çare araştırır ve ağaçların gövdelerine ve diplerine kireç tatbik edilirse meselenin çözüleceğini öğrenir.

     Fakat ilim ehlinden izin almadan yapmak istemez ve Zenbilli Ali Efendi’ ye meseleyi sorar.
    Çok iyi bir şair olan –o kadar ki, bütün Osmanlı Şairleri içinde biri hariç (o biri Zâtî merhûmdur) hepsinden fazla miktarda gazel sahibidir Kanûnî ve şiirlerinde kullandığı mahlâs Muhibbî’ dir- Sultan suali de vezne koyar:
-Dırahtı ger sarmış olsa karınca
-Zarar var mı karıncayı kırınca
(Dıraht : Ağaç   Ger : Eğer) 


    Cevap benzer şekilde gelir Zenbilli’ den:
-Yarın Hakkın divanına varınca
-Süleyman’dan hakkın alır karınca
  [“Karıncaları kireç uygulayarak bertaraf edemezsin, buna izin yoktur” tarzında anlamamalı cevabı.]

    Soran da cevap veren de pekâlâ bilirler ki, bunu yapmak caizdir, izin vardır. 

【Ancak bu vesileyle Şeyhülislâm Zenbilli Ali Efendi, Padişaha demektedir ki, evet helaldir ammâ, hesâba da çekilirsin; zâten malûm değil midir ki, helâle hesap var, harama azap!】

      3.TİMUR ve KARINCA 
    Meşhur Türk hükümdarı Timurlenke: 

-Seni erlikten başbuğluğa yükselten nedir? diye sordular.
Timurlenk şu cevabı verdi: 
-Asla ümitsizliğe düşmedim. O kadar zorlukla karşılaştığım halde hiçbirisinden yılmadım ve bir maksadıma erişmek için bir karınca bana örnek oldu. 

   Birgün düşmanlarımdan kaçmış bir harabeye sığınmıştım. Her yerden ümidi kesmek üzere olduğum bir anda gözüm karıncaya ilişti. 
    Karınca kendinden büyük bir buğday tanesini almış bir yıkıntının üzerinden aşırmak için uğraşıyor; fakat taşıdığı şey kendisinden büyük olduğu için sonuna kadar götüremiyor, düşürüyordu. Dane yuvarlanarak duvarın dibine düşüyor, karınca tekrar inip rızkını alıp götürmeye uğraşıyordu. Bu hal elliden fazla oldu; ama karıncada nihayet maksadına erişti. Karıncanın bu azmini gördükten sonra bende bir ümit peyda oldu. Kendi kendime:
  "Ben bu karınca kadar da mı olamayacağım." dedim ve maksadıma erinceye kadar hiçbir zorluktan yılmadım.  

     Bizde hayatın zorluklarıyla karşılaştığımızda buna benzer hikayelerle o güçlükleri aşmıyor muyuz? 

    Sevgili dostlar, Gül Yüzünüz Hiç Solmasın, Kazancınız Bol Ve Bereketli olsun, Sabrınız Çok, Yüreğiniz Ferah Olsun, Sağlıklı ve Mutlu olun.