ilyas35selcuk @ gmail.com

Her yıl yaşlılar haftası yapılır, yaşlılar yurdunda kalan yaşlılar ziyaret edilir, elleri öpülür, sırtları sıvazlanır, ondan sonra da unutulmaya terk edilir. Kimse biz de yaşlanacağız, elden ayaktan düşeceğiz, yardıma muhtaç hale geleceğiz diye düşünmez, hatta yaşlılarla dinazor, bunak diye alay edilir. Deneyimlerinden yararlanmak, ilgi ve sevgi-saygı göstermek akla gelmez. Yaşlı iş başında ise, bir an önce emekli olsa ya da ölse de yerine ben geçsem diye gözlerinin içine bakılır.   

Emeklileri de yaşlılar kategorisine alırsak bu yıl onlar geçim sıkıntısı nedeniyle fazla gündem oldu. Ayrıca bu yıl yaşlılar haftasını ekonomik zorluklarla çok farklı kutlarken bir de Cumhurbaşkanımızın bu yılı yani 2024 yılını emekliler yılı ilan etmesi diğer bir farklılığımız oldu.

Yüce Allah Teala hazretleri İsrâ Sûresi 23-24. ayetlerde meallen “Rabbin, kendisinden başkasına ibâdet etmemenizi ve ana, babaya iyilik yapmanızı emretti. Eğer onlardan biri veya her ikisi senin yanında ihtiyarlık çağına ulaşırsa onlara “öf” deme, onları azarlama, onlara güzel söz söyle.” “Her ikisine de rahmetten tevazu kanadını indir (kucak aç) ve “Ey Rabbim! Bunlar beni küçükken nasıl terbiye ettilerse sen de onlara merhamet et” de. ” diyerek bizleri uyarmaktadır.

 İnsan ömrü yeterse kendisi de onlar gibi halleneceğini unutmamalıdır. Özellikle Anne baba (yaşıyorsa) en yakınımızdaki yaşlı olacağına göre önce onlara yaşlandıklarında “öf” bile dememeli ve Yüce Rabbimizin emrine uygun hareket etmelidir. Bu yüzden yaşlılara (yani anne-babamıza yaşıyorlarsa onların anne-babaları) gençliğinde kazandıklarını bizimle paylaştıkları ve çocukluğumuzda bizi iyi bir birey olarak yetişmemiz için çaba harcadıklarından onlara  saygı, sevgi, ilgi ve özen göstermeli,  bir gün bizim de yaşlanacağımız unutmamalı.

 Ayrıca yaşlılara bakmanın, bilhassa anne baba ise dualarını almanın ve kalplerini hoşnut tutmanın, onlara vefa ile hizmet etmenin büyük sevapla beraber hem bu dünyada hem de ahirette saadete vesile olduğu sahih rivayetlerle ve tarihteki pek çok hadiseyle sabittir. İhtiyar anne babasına tam itaat eden bahtiyar evlat, kendi çocuğundan aynı muameleyi gördüğü gibi, bedbaht bir evlat eğer anne-babasını rencide ederse ahiret azabının yanı sıra, dünyada da birçok felâketle bunun cezasını çeker denilmektedir. Bu da pek çok örnekle sabittir.

“Parayla değil bu, sırayla” diye bir söz vardır. Acıklı sözler etmeyelim, gençlere yukarıdaki sözü anımsatmakla yetinip yaşlılık konusundaki söz ve deyimlerden, yazarların yaşlılık üzerine neler söylediklerine bakalım.

Demokritos, “Yaşlanıyorum ama öğreniyorum” diyor.
Talat Halman, “Öğrenmek Genç Kalmaktır” başlıklı yazısında şunları yazıyor: “Sokrates, 71 yaşında ölüme mahkûm. Bir öğrencisi elinde sazıyla, Sokrates’e veda ziyaretine gelmiş. Sokrates demiş ki; ‘Bana şunu çalmayı öğretsene.’ Öğrenci, ‘Hocam, demiş, ölmek üzeresiniz, saz çalıp da ne olacak?”
Sokrates, ‘Zevk, çalmakta değil, öğrenmekte” demiş.
Yaşlı filozoftaki şu öğrenme aşkına bakın, bir de günümüz gençlerinin okulu bitirince kitapları yırtıp atmasına, bir daha kitap yüzü açmamasına ve de kitaplıkları boş bırakıp kahve köşelerinde, parklarda telefonla oyun oynamalarına veya mesajlaşmalarla (chat) vakit öldürmelerine, maçlarda birbirlerine saldırmalarına. 

Bu haftaya rastlayan 18 mart Çanakkale Zaferimiz ve Şehitler günümüzü kutlarken şehitlerimize Allah'tan Rahmet diliyorum.  Ayrıca Yaşlılar haftası da kutlu olsun. Rabbim bu mübarek Ramazan gününde, gönlünüzü güzelleştirsin, evinize sevinç ve mutluluk doldursun, yüzünüzden tebessüm hiç eksik olmasın, kazancınız bol ve bereketli olsun, geleceğiniz sağlıklı sıhhatli olsun, geceniz gündüz gibi aydınlık olsun, yolunuz açık, gönlünüz pak olsun.
Allah'a emanet olunuz. Selam ve dua ile