ilyas35selcuk @ gmail.com

     İSLAMIN FAZİLETLİ KADINLARI
     Allahü Teâlâ’nın üstün meziyetler verdiği ve meleklerine hizmet ettirdiği Hz. Meryem’in bir peygamber mi, yoksa Cenâb-ı Hakkın veli bir kulu mu olduğu konusu bilginler arasında tartışılmıştır.
Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: “Erkeklerden kemâle erenler çoktur. Kadınlardan ise Meryem binti İmran ile Firavun’un karısı Âsiye’den başka kemâle eren yoktur. Kadınlar üzerine Âişe’nin üstünlüğü, tiridin diğer yiyeceklere üstünlüğü gibidir.” (bk. Buhârî, Enbiyâ, 32, 46, Müslim, Fazâilu’s-Sahâbe, 70; 
     Bazı bilginler bu hadisi delil alarak Âsiye ile Meryem’in peygamber olduklarını söylemişlerdir. Çünkü insan nev’inin en kemâllileri önce peygamberler, sonra veliler, sıddîkler ve şehidlerdir. Ancak bu görüşe çoğunluk müctehitler karşı çıkmış, hadisteki “kemâl sahibi” ifadesinin; Âsiye ile Hz. Meryem’in kadınlar arasında bütün faziletlerin en üstün derecesine vardıkları anlamına geldiğini söylemişlerdir. 
      Bunlar: 
1.HAZRETİ HAVVA, (İnsanlığın ilk annesi)
2.SÂRE (Hz.İbrahimin eşi ve Hz. İshak’ın annesidir),  
3.HAZRETİ MÛSÂ’nın annesi Yehovad) 
4.ASİYE Hz. (Asiye'nin Firavundan olan kızı Bithia ile Nil nehrinde bulduğu bebek Musa'yı saraya getirerek onun burada kendileri ile birlikte büyümesini sağlayan kişidir. Hz. Asiye Allah'ın varlığına ve birliğine, Hz. Musa'nın peygamberliğine inanan ve bu uğurda Firavun tarafından en ağır işkencelere maruz kalan iman ve inançlı bir yüce kadındır. Bu sebeple de Kuran'da Hz. Meryem ile birlikte kendisi de en yüksek kemale ermiş bir kadın olarak gösterilmiştir.) (Âsiye’nin büyük dedesi Velîd, Hz. Yûsuf devrindeki Mısır Firavunudur. Diğer yandan Âsiye’nin İsrailoğullarından Hz. Mûsâ’nın halası olduğu ve ona îman ettiği nakledilmiştir.), 
5.HACER (Sâre'nin cariyesidir. Sâre kendisinin çocuğa olmadığı için çocukları olur ümidi ile onu Hz. İbrahim'e hediye etti. İşte bundan sonra Hz. İbrahim'in Hâcer'den ilk oğlu Hz. İsmail doğmuştur.) ve diğeri de,
6.Hz. MERYEM’dir. (Ahmed Davudoğlu, Sahih-i Müslim Terc. ve Şerhi, İstanbul 1979, X, 286.) 
     Sonuç olarak kadınlardan peygamber gelip gelmediği konusunda görüş ayrılığı bulunmakla birlikte, çoğunluk bilginler gelmediği kanaatindedir. Bu duruma göre Hz. Meryem’in Yüce Allâh’ın “veli” bir kulu olduğunda şüphe yoktur. Kur’ân ve Sünnetin bu derece önem verdiği ve gerçek yönlerini ortaya koyduğu Hz. Meryem ve Hz. İsa’nın Hristiyanlarca yanlış algılanması ve özellikle Hz. İsa’nın “Allâh’ın oğlu” olarak nitelendirilmesi kiliselerin çözmesi gereken önemli bir problemdir. Nitekim Hristiyanların önemli bir bölümü “tevhid” inancına ulaşmakla birlikte, diğer bölümü günümüzde de “teslis (üçleme)” inancını korumaktadır. Bu üç ilâh; baba (Allah), oğul (Hz. İsa ve Rûhu’l-Kudüs’ten ibarettir. Hz. İsa’nın tebliğ ettiği din tevhide yani Allâh’ın birliği esasına dayandığı halde, Hristiyanların sonraki yorumları böyle bir kargaşaya yol açmıştır. Kur’ân-ı Kerîmde de belirtildiği gibi “Allâh’ın kelimesi” ve “Allâh’ın rûhu” ifadeleri onların yanılma noktasını teşkil etmiştir. Âyette şöyle buyurulur:
    “Ey ehli kitap! Dininiz hususunda aşırı gitmeyin. Allâh’a karşı yalnız hakkı söyleyin. Meryemoğlu İsa Mesih, sadece Allâh’ın peygamberidir. Meryem’e ilkâ ettiği kelimesi ve O’ndan bir rûhtur. Allâh’a ve peygamberlerine îman edin. “Allah üçtür” demeyin. Bundan vazgeçin. Bu sizin için daha hayırlıdır. Allah ancak bir tek ilâhtır. O çocuk sahibi olmaktan münezzehtir. Göklerde ve yerde ne varsa O’nundur. Vekil olarak Allah yeter.” (bk. Nisâ, 4/171.) 

   HRİSTİYANLIKTA HZ.MERYEM
   Günümüz hristiyanları da kendi kutsal kitaplarında Hazreti Meryem'den saygıyla ifade edildiği için onlarda Meryem’e saygı gösterirler. İncil nüshalarında Hz. Meryem’den şöyle söz edilir: “Meryem’den Mesih diye tanınan İsa doğdu.” (Matta, I/16.) “Tanrı, melek Cebrail’i Celile’de bulunan Nâsıra adlı kente, Davud’un soyundan Yûsuf adındaki kişi ile nişanlı kıza gönderdi, kızın adı Meryem idi. Onun yanına giren melek: “Selam sana, ey Tanrı’nın lütfuna eren kız! Rab seninledir.” dedi. (Luka, I/26-28.) Bundan sonra meleğin, Hz. Meryem’le Kur’ân-ı Kerîm’dekine benzer şekilde konuşmaları yer alır. (bk. Luka, I/29-38.) 

   Sonraki yazı Filistin'den, Selçuk'a gelişi. 
   Sevgili dostlar, Gül Yüzünüz Hiç Solmasın. Kazancınız Bol Ve Bereketli olsun, Sabrınız Çok, Yüreğiniz Ferah Olsun, Sağlıklı ve Mutlu olun.