ilyas35selcuk @ gmail.com

      Hazreti Meryem'in Selçuk'a gelmesi 
        IV ve VI. Yüzyılda Kilise yazarları Snt. Jean ile Hz.Meryem'in yaşantılarını anlatır. Sen Jean tarafından yazılan İncil'de Hz. Meryem'in Efes'e gelişi anlatılır.
      Hz.Meryem ile Sen Jean Hz.İsa'nın İsteğiyle Birlikte hareket ederek ilkbaşlarda Filistinin başkenti Kudüste kaldılar. Filistinliler (Yahudiler), Hristiyanlığın gelişmesini Havari şakirtlerinden Stefenos'u taşla öldürerek durdurmak istediler.
       MS. 41 yılında 1. Agrippa tahta çıktığında Havari Jan'ın kardeşi Yakup'un öldürülmesinden sonra havari başı Pier'inde hapise atılmasını ister. Hz.Meryem de bu sırada 60 yaşındadır. 
     Filistin'de hristiyanlığı kabul edenler, yerli halk tarafından tepki ile karşılama, linçe dönüşmeye başlayınca, Hazreti İsa en sevdiği ve güvendiği havarisi Seint Jean’a (Aziz Yuhanna) annesi için işte annen, annesine de işte bu senin oğlun diyerek şimdi annemi al Bizans ülkesine (Anadolu’ya) doğru yola çıkın demiştir.
     Hz.Meryem (60 Yaşlarında) ve St. Jean 42 yılına doğru efes'e geldiler. 431 yılında Efes'te 1. Ekümenlik konsülü toplandı ve Efeste Meryem ana adına ilk kilise inşa edildi.
     Gregoire de Tours (538-594) eserinde Efes'e yakın bir dağın tepesinde çatısız duvar vardır ve Sen Jean bu duvarların iç tarafında oturmuştur diye yazar.
       Kurtuluş savaşı öncesi eski şirince'de oturan Rum köylüleri de Bülbül dağında Bulunan Hz. Meryem'in oturduğu eve inanırlar ve her yıl 15 Ağustosta köyden çıkıp 5 saat yürüyerek Bülbül dağındaki manastıra ziyarete gelirlerdi.
     Şimdi ise dünyanın dört bir yanından gezmeye gelen dindar Hristiyan turistler Ülkemize gezilerini Ağustos ayına denk getirmeye çalışıyorlar. 

    MERYEM ANA İLGİLİ HATIRALARIM
   Meryem Ana evi ile ilgili birkaç hatıramı anlatmak istiyorum. İlk hatıram şöyle;
   İçinde din kültürü öğretmeni de olan birkaç arkadaşımızla Meryem Ana evine gitmiştik. Gezerken duvarda reklam panolarına benzeyen ama telden yapılmış düzenekler ve üzerlerinde bağlı kağıtlar gördük o kağıtlardan bazılarını alıp açtık ve üzerlerinde çeşitli yazıları vardı mesela -beni sevdiğime kavuştur, üniversite sınavlarında kazanmama yardım et- gibi dilekler yazılıydı.  
    Bizde merakla orada gördüğümüz bir papaza bunu sorduk. Hristiyanlıkta dilek tutup bağlamak bir gelenek midir. Telden panolar yaptırmışsınız ve çoğunluğu da yazılı kağıtlarla dolmuş gözüküyor bunun nedenini nedir dedik.
      Papaz çok güzel Türkçesi bunu izah etti.
    Hayır, bizde öyle bir gelenek yok ama gelen Müslümanlar o düzeneklerin yan tarafındaki çınar ağacının dallarına bir şeyler bağlıyorlardı ve biz o ağacı dilek ağacı olmaktan kurtarmak için öyle bir düzenek geliştirdik. Yaptığımız o düzenekler dolduğunda o kağıtları yakıyoruz  tekrar boyayıp kullanılır hale getiriyoruz ve insanlar gelip dileklerini bezlere veya kağıtlara yazıp  oralara bağlıyorlar.
 Başka bir tarihte yine arkadaşlarla gezerken şahit olduğumuz bir olayda şöyle; Gelen insanlar içsin veya ihtiyacı olan kullansın diye üç tane yan yana çeşme yapmışlar bu çeşmelerden insanlar elindeki şişeleri dolduruyorlar ve üzerinde de içilebilir yazdığı için de içme suyu olarak da kullanıyorlardı. Orada gezerken bir kadının üniversite sınavına girecek kızına dilek tutturup ben bilgisayar mühendisi olacağım diye üç defa tekralatıp her tekrardan sonra sudan içirdiğine şahit olmuştuk. Belediyenin getirdiği içme suyunu şifalı su veya dilek suyu haline getirdiklerini gördük. 
      Bir başka hatıram da ise yine başka bir tarihte bana ziyarete gelen bir arkadaşımla Meryem Ana evini gezerken bir okul grubunun geziye geldiğini gördüm grubun rehberi vaftiz çukurunu anlattıktan sonra çocuklara şöyle diyordu;
   Buraya gelmeden önce size söylemiştim sakızlarınızı çiğnemeye başlayın ve onların yumuşmasını sağlayın diye. Şimdi o yumuşayan sakızları biraz sonra göreceğimiz çınar ağacına dilek tutup bir güzel yapıştıracaksınız ve o dileklerinizi kimseyle paylaşmayacaksınız.
      Hazreti Meryem Kuranı Kerimde ve Peygamberimiz’in hadislerinde övüldüğü için mezarı da bir türbe olarak değerlendirilip dilek dileme yeri olarak görülüyor. Bu da bir kağıda yazıp bir yerlere asarak, şifalı sudan içerek veya sakız yapıştırıp dilek tutarak yapmaya gerek yok.  Dinimiz buna müsade etmiyor. Dua ederken istekte bulunurken doğrudan Allah’tan istemeli ve ona dua etmelidir. 
  Bu konu Ansiklopediler de ve ayetlerde şöyle anlatılıyor. (Türbelere gidip dilekte bulunmak veya dileklerimizi dile getirirken Allah ile birlikte, şahısları zikretmek hususlarında dikkatli olmak gerekir. Ayrıca türbelere dilek mumları dikmek, dilek taşı yapıştırmak, mukaddes sanılan türbelere adak adamak, çaput bağlamak bâtıl ve bid'at olan ve İslâm ile ilgisi bulunmayan şeylerdir. Bunlara inanarak ve bel bağlayarak yapmak kişiyi küfre götürebilir.) (Şamil İslam Ansiklopedisi., DİLEK maddesi.)
    Dinimizde dilekler yalnızca Yüce Allah'tan dilenir. Çünkü dileğimizi yerine getirebilecek yegane kudret sahibi olan Yüce Allah'tır. "De ki: Allah'ım sen mülkün sahibi, sen dilediğine mülkü verirsin, dilediğinden mülkü alırsın, dilediğini yükseltirsin, dilediğini alçaltırsın. İyilik senin elindedir sen her şeye kadirsin. " (Âli İmran, 3/26)
      Allah'tan dilediğimiz dilekler makul olmalıdır. Yani Allah'tan "Ey Allahım, bana bu dünyada ölümsüzlük ver" gibi mantık dışı şeyleri dilemek câiz değildir. Dileklerimiz mümkün olmalıdır, yani sünnetullah'a aykırı olmamalıdır. "Allahım benim için şu evi altına çevir." gibi bir dilekte bulunmak câiz değildir. Dileklerimiz meşru yani helâl ve mubah olmalıdır. Allah'u Teâlâ'dan "Allahım bana her gün bir şişe şarap ihsan eyle." diye haram bir şeyi dilemek de haramdır.
  Dileklerimiz ve bu dileklerimizi dile getirdiğiniz dualarımızda hâlis niyetli olmalı, gönlümüzü Allah'a bağlamalı, dileğimizi tevazu içinde dile getirmeli ve dileğimizin kabulünde aceleci olmamalıyız. "Rabbini sabah akşam, içinden yalvararak ve korkarak (ancak duyabileceğin kadar hafif bir sesle) an; sakın gafillerden olma" (el,A'raf, 7/205).
    Sevgili dostlar sonraki yazımızda buluşmak üzere. Gül Yüzünüz Hiç Solmasın. Kazancınız Bol Ve Bereketli olsun, Sabrınız Çok, Yüreğiniz Ferah Olsun, Sağlıklı ve Mutlu olun.